Üniversite sınav sistemi değişti, ya çalışma yöntemi?
Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz PISA ve MEB’in uyguladığı ABİDE sınavlarının sonuçları incelendiğinde, sınav sistemimizin şu anki halini alması kaçınılmazdı. Belli ki, ÖSYM bundan sonraki sınavlarda (en azından üniversiteye girişte) öğrencilere sade bir matematik bilgisi sormayacak. Dolayısıyla işlem özellikleri ya da formüllerin bilinmesi tek başına yeterli olmayacak.
Üniversite sınavlarıyla ilgili örnek sorular incelendiğinde görüyoruz ki öğrenciden istenen; okuduğunu anlama, mantık gücüyle anladığını yorumlama ve matematiksel işlemlerle istenilen sonuca ulaşma. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bu noktadaki çalışmalarını desteklemekle beraber, gelinen noktadaki sınav sisteminin aslında var olana göre çok da farklı olmadığını bilmek gerekiyor.
Örnek olarak açıklanan Temel Yeterlilik Testi (TYT) sorularını görünce birçok öğrencinin kafasında soru işaretleri oluştu:
“Eski kitaplarım artık işe yaramaz mı?”, “Bugüne kadarki çalışmalarım boşa mı gitti?”, “Peki şimdi nasıl çalışmam gerekiyor?”… Bu ve bunun gibi sorular aslında ÖSYM’nin yaptığı hemen hemen her değişiklikten sonra ortaya çıkar. Dolayısıyla öğrenciyi zora sokan aslında yapılan değişiklikten ziyade, öğrencinin bu değişikliğe ayak uyduramama, zaman kaybetme korkusu.
DÜZENLİ KİTAP OKUYAN DAHA BAŞARILI
O zaman gelin sizi bu noktada biraz rahatlatalım. Her şeyden önce bilmelisiniz ki, değişiklik sınav sorularında yapıldı, müfredat bu değişiklikten etkilenmedi. O zaman okullarda yine aynı konular anlatılmaya devam edilecek. Sizler de konuları aynı şekliyle öğreneceksiniz. Değişiklik sadece sorunun sizlere soruluş şeklinde oldu. Peki bu tarz sorularla daha önceden karşılaşmamış öğrenciler ne yapmalı? Ya da diğer bir deyişle farklı çalışma stratejileri uygulamaları gerekiyor mu?
Cevap büyük ölçüde hayır! Çünkü sorular aslında sizleri matematiksel bilginizin dışında “okuduğunu anlıyor mu?” sorusuna muhatap tutuyor. Yani sizden asıl istenen okuduğunuzu anlamanız. “Onda ne var” demeyin lütfen, PISA sonuçlarına bakarsanız, ülkemiz öğrencilerinin okuduğunu anlama noktasında ne kadar zorlandığını görürsünüz. O zaman şununla başlayabiliriz, ki bir öğrenci için olmazsa olmaz olan, düzenli kitap okumaktır. Unutmayın düzenli kitap okuyan öğrenciler birçok yönden diğerlerine göre daha başarılı oluyor.
İKİNCİ ADIM: YORUMLAMA
Diyelim ki okudunuz ve soruyu anladınız, ikinci aşama bunu yorumlamanız olacak. Eğer yorumlayamıyorsanız okuduğunuzu anlamamışsınız, sadece okumuşsunuzdur. Yorumlayarak sonuca nasıl ulaşacağınızı düşüneceksiniz. Eğer basit matematiksel işlemlerse zaten senelerdir test tekniğine alışmış olan öğrenciler zorlanmayacak. Yoğun mantık isteyen bir soruysa ve çözümü de bu mantığın anlaşılmasından geçiyorsa o zaman problem çözme yeteneğiniz devreye girer. Analitik düşünebiliyor ve hızlı çözümle üretebiliyorsanız şanslısınız. Eğer bu noktada sıkıntı yaşıyorsanız kendinizi geliştirmeniz gerekebilir.
‘KENDİMİZİ NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ?’
Sıradaki soru; kendimizi nasıl geliştirebiliriz? Hemen söylemeliyim ki, örnek TYT sorularını incelerseniz ağırlıklı olarak SAT (Scholastic Aptitude Test) sorularının baz alındığını görebilirsiniz. SAT nedir diyenlere Google’da kısa bir araştırma yapmalarını tavsiye ederim. Bunlar temelde zeka soruları gibi, ancak ülkemiz müfredatına göre daha basit. Sizler de örnek soruları incelediğinizde bunu göreceksiniz. Soruların okuduğunu anlamaya yönelik ve basit olması, fazla işlem gerektirmemesi aslında matematik yapamadığını söyleyen birçok öğrenci için umut verici. Matematik korkunuzu bu sorularla yeneceğinize emin olabilirsiniz. Lütfen hem açıklanan örnek TYT, hem de SAT sorularını inceleyin. Bu arada SAT olarak isimlendirilen sınav ABD menşeili olduğundan sorular genellikle ingilizce olacak.
Diğer yandan açıklanan örnek TYT sorularının kısmen ülkemizde yabancı uyruklu öğrenciler için uygulanan YÖS (Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı) ile de benzerlikleri olduğunu göreceksiniz. Dolayısıyla bu sınavların sorularını incelemenizde de fayda var. Tabii ki esas olan müfredatınız belli, bunu unutmayın. SAT ya da YÖS size sadece sınav esnasında müfredatınıza ait soruların bürünebileceği kıyafetleri gösterir. Burada amaç SAT ya da YÖS’e hazırlanmak değil. Birincil amaç var olan müfredatımızı çok iyi bir şekilde öğrenmek, bunu akıldan çıkarmamak.
MATEMATİK KÖRÜ KÖRÜNE EZBERLENMEZ
Dolayısıyla eskiler YGS’ye (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) nasıl çalıştıysa, matematikte hangi konulara ağırlık verdiyse siz de TYT için aynısını yapmalısınız. Sadece matematik değil, çalıştığınız, öğrendiğiniz her dersi, her konuyu mantığınızla tartın ve sorgulayın. Özellikle matematik körü körüne ezberlenecek bir ders değil. Soru tarzlarını ezberlemeye çalışmayın, aksine ezberden kaçabildiğiniz kadar kaçın. Benzer soruların çözümünde öğretmenleriniz farklı çözümler kullanıyorsa nedenini anlamaya çalışın. Sizin benzer olarak gördüğünüz sorular biçimsel olarak benzer olsa da içerik olarak birbirinden farklı olabilir. Ayrıca bu öğreneceğiniz konuların 24 Haziran Pazar günü yapılacak ikinci oturumda size temel oluşturacağını da unutmayın. Öğrendiğiniz bu konuları tekrarlar, denemeler yaparak pekiştirin ve varsa eksiklerinizi görün. Ara sıra çıkmış SAT, YÖS soruları çözerek sınava hazır hale gelin.
Kaynak: Hürriyet