Başlığa bakıp da hemen yadırgamayın. Altındaki manayı görünce bir çoğunuz bana hak vereceksiniz. Okulların geçmişi eski Roma’ya kadar uzanır. Modern anlamda açılan okulların amacı bilgiyi aktarmak ve güçlü zihinler yetiştirmekti. Bu amaçla okullara gelen öğrencilere dersler verilir ancak bunun yanında müzik, jimnastik gibi ek aktivitelere yönelirlerdi. Bu anlamda baktığımızda okulların hala bu misyonlarını koruduklarını söyleyebiliriz. Küçük bir farkla(!). O zamanlar okullara gelen öğrencilerin amacı bilgiye direk olarak ulaşmaktı. Öğreticilere ihtiyaçları vardı. Hiçbir yerde bulamayacakları bilgileri o okullarda öğrenecek ve kendilerini yetiştireceklerdi.

Ancak günümüzde durum değişti. Bilgi artık her yerde. Bir öğrenci Eski Yunan tarihi ile ilgileniyorsa birkaç dakika içinde binlerce sayfalık dokümana, saatlerce sürebilecek ses ve video kayıtlarına ulaşabilir. Ve bu bilgiler temel bilgiler değil. Ancak bir tarih profesörünün bilebileceği bilgiler. Bu sadece tarih için geçerli değil, hangi bilim dalı olursa olsun, en ince detaylarına kadar artık internette. Örneğin matematikte logaritmayla mı ilgileniyorsunuz, youtube da yüzlerce konu anlatım videosu bulabilirsiniz. Daha da abartalım ve kısıtlayalım, Soyut Cebir, Topoloji…. Birçok üniversitenin kütüphanesi artık internette. Gerçekten öğrenmek istediğiniz her şeye bir tıkla ulaşabilirsiniz.

İnternetin bize öğretemeyeceği tek bir şey var; tecrübe…

Peki madem öğrenciler istedikleri bilgilere anında ulaşabiliyorlar, neden biz öğretmenler yaklaşık 12 yıl boyunca öğrencilere bir şeyler öğretmeye çalışıyoruz. Artık okulların bu misyonunu devralan bir yapı varsa biz öğretmenler boşa mı çabalıyoruz. Belki de bizler artık konu anlatmayı bırakmalıyız. Eğitim belki de bu şekilde ilerlememeli. Okullar artık salt bilgilerin dağıtıldığı kurumlar olmamalı.

Okullarda artık öğretmenlerin değil, öğrencilerin sesleri yükselmeli. Öğrenciler öğrenerek geldikleri konular hakkında öğretmenleriyle tartışabilmeli, görüşlerini bildirebilmeli. Öğrenmeyi denedikleri ancak mantıklarına yatıramadıkları konuları öğretmenlerine danışmalı, öğretmenler MEB tarafından desteklenmeli ve öğrencilerle uygulayabilecekleri modeller geliştirilmeli. Öğretmenler sınıflarda adeta bir moderatör olmalı. Özellikle liselerde bu tarz sınıflarda yükselebilecek fikirleri hayal edin. Derslerin ne kadar renkli ve verimli olacağını düşünün.

Elbette ki bu ciddi bir sistem değişikliği gerektiriyor ancak imkansız değil. Bu yazıda sadece bu değişikliğe ihtiyaçtan bahsetmek istedim. Elbette bu minvalde fikirlerimiz var fakat “Peki ama nasıl yapılır?” sorusunun cevabı kimsenin tek başına vereceği bir cevap değil. Bunun için birçok uzmanın olumlu ve uygulanabilir görüşlerinin olacağına eminim.